HİKAYESİ
Doğa ve zanaat, insanın ruhunu besleyen, yaratıcılığı ateşleyen ve estetik duyguları canlandıran iki kaynaktır. Her biri kendi başına büyüleyici olan bu unsurlar, bir araya geldiklerinde ise gerçek bir uyum ve güzellik yaratırlar. Bu büyüleyici unsurlar benim ilham kaynaklarımdı.
Tasarımın eşsiz ve benzersiz olmasını istiyordum .Her yeni yapılan sehpanın,dresuarın,abajurların ve lambaderlerin birbirinden farklı ,kişiye özel ve farklı dokularda olması en çok önem verdiğim kriterlerden biriydi. Zanaat, ustalıkla işlenmiş malzemelerin ve detayların yaratıcılığı kapsayan önemli bir işçilik olduğundan ve el emeğiyle şekillendirilen her eser, bir zanaatkârın özgün dokunuşunu taşıdığından tasarımım ile bire bir örtüşüyordu. Üfleme cam ayak ile seramik yapımı üst tabla , doğadan ilham alarak yeni bir hayat buldu.
İki farklı malzemenin özünden gelen güzellikleri ortaya çıkıp ve insan elinin eşsiz yeteneklerini sergileyerek her bir ürün birbirinden farklı oldu. Zanaat, sadece göze hitap etmekle kalmaz, aynı zamanda yaşamımıza duyularımız aracılığıyla dokunur. Bu sebeple tasarladığım ürünlerin mutlaka zanaatkarların elinden çıkması gerekiyordu.
Sonuç olarak, doğa ve zanaat, birbirini tamamlayan iki güçtür. Doğadan ilham alan zanaat, insanın yaratıcılığını beslerken, zanaat da doğanın güzelliklerini koruma ve kutlama görevini üstlenir. Bu birliktelik, estetik bir uyum ve insanın doğayla bütünleşme duygusuyla şekillenen güzel eserlere yol açar.
Bu ilhamla yola çıkarak en çok vakit geçirdiğimiz mobilya elemanları sehpa, dresuar,abajur ve lambaderler evlerimizin içinde mutlulukların, hüznün, dertlerin ve kahkahaların gözyaşları ile buluştuğu özel bir yerdir. Sıradan gibi görünen bu mobilya parçaları , aslında yaşamın tüm karmaşıklığını ve çeşitliliğini yansıtan bir simgedir.
Bu sebeple tasarladığımız tüm ürünler ‘’Gözyaşı Koleksiyonu ’’ adını taşır..
Bu sebeple her biri birbirinden farklı kişiye özel , yaşamımıza anlam ve güzellik katması için doğadan ilham alarak, zanaatkarlar ile tasarlanmıştır.